Eğitim-İş
Çanakkale Şube Başkanı Ahmet Bozdemir “12 Eylül 1980’de
ülkemizde gerçekleştirilen ABD güdümlü askeri darbenin ardından 33 yıl geçti.
Her geçen gün darbenin arkasındaki sis perdesi aydınlanmakta; darbenin asıl
mağdurları ile darbenin yarattığı yeni düzenden kimlerin beslendiği teker teker
ortaya çıkmaktadır” dedi. Bozdemir şunları söyledi; “Devletin idari
organlarının, darbecilerin gölgesinde yapılandırıldığı, yaklaşık dokuz yıl
süren bu dönemde; partiler feshedilmiş, birçok siyasi parti lideri gözaltına
alınmış ve yargılanmıştır. Atatürk’ün büyük bir özveriyle Cumhuriyet değerleri
üzerine kurduğu Cumhuriyet Halk Partisi, Türk Dil Kurumu ve Tarih Kurumu gibi
çok sayıda kurumun kapatıldığı bu süreç, Atatürkçü düşüncenin en fazla zarar
gördüğü, çok sayıda Atatürkçü aydın ve düşünürün zindanlara atılarak
yıpratıldığı dönem olarak tarihe geçmiştir.
12 Eylül’ün oluşturduğu korku düzeninin izleri
günümüzde mevcut siyasi iktidar döneminde sürdürülmektedir. Darbenin izlerinin
silinmesi konusunda sarf edilen sözlerin yerine getirilmediği görülmektedir. 12
Eylül 2010 tarihinde gerçekleştirilen anayasa değişikliği paketinde, en büyük
propagandayı 12 Eylül darbesini gerçekleştirenlerin yargılanacağı üzerinden
yapan AKP iktidarı, bugüne kadar bu vaadini gerçekleştirmemiş, tam
tersine 12 Eylül darbesine karşı duranları cezalandırarak kendi 12 Eylüllerini
yaratmışlardır. 12 Eylül 2010 referandumunda anayasada yapılan değişikliklerin
halkı aldatmaya yönelik olduğu anlaşılmıştır. Demokrasimiz önünde engel teşkil
eden YÖK, zorunlu din dersi, seçimlerde uygulanan yüzde 10 barajı, siyasi
partiler yasası, daha yüzlerce yasa ve hukuk dışı uygulama, bugün hala
varlığını korurken, bunlara yenileri eklenmiş, Devlet Güvenlik Mahkemeleri’ni
aratacak Özel Yetkili Mahkemeler kurularak, ülkemiz adeta açık cezaevine
dönüştürülmüştür. Bugün AKP iktidarının özlemini çektiği ve hedef olarak ortaya
koyduğu biat eden “kindar ve dindar” gençlik projesi, 12 Eylül darbesinin bir
sonucudur ve 4+4+4 Kesintili Zorunlu Eğitim Yasası ile de hayata geçirilmiş
bulunmaktadır.12 Eylül Darbesi’nin Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersini
Anayasada zorunlu hale getirilmesiyle AKP gibi partilere ortam hazırlanmıştır.
12 Eylül’ün getirdiği siyasi ortamdan beslenen AKP’nin, 4+4+4 yasasıyla eğitimi
gericileştirmek için attığı adımların en önemlilerinden biri de birçok din
temelli seçmeli dersin, ders çizelgelerine yerleştirilmesi olmuştur. Bu
derslerle birlikte birçok okul, imam hatip okullarına dönüştürülerek, tekrar
mektep-medrese ikilemi yaratılmıştır. Böylece Öğretim Birliği Yasası rafa
kaldırılarak, Cumhuriyet devrimleriyle hesaplaşmaya hız verilmiştir. Siyasi
iktidarın ve Başbakan’ın “Ben yaptım oldu” anlayışına tepki olarak Gezi
Parkı’ndan başlayarak yurt çapına yayılan meşru ve demokratik eylemlere
katılanlara yönelik 12 Eylül dönemini aratmayan yöntemler ile sürek avı
başlatılmış, binlerce vatandaşımız gözaltına alınmıştır. Polisin orantısız güç
kullanımı nedeniyle hayatını kaybedenler olmuş, yüzlerce vatandaşımız ise
yaralanmıştır. Ancak bilinmelidir ki, emperyalizmin diz çöktüremediği, 12 Mart
ve 12 Eylül faşizminin susturamadığı bu halkı AKP hiç susturamayacaktır. 12 Eylül faşist yönetiminin oluşmasına neden
olanları ve onların yarattığı düzenden bugün beslenenleri kınıyoruz. Topluma
karşı suç işlemiş, işkencelerde ve idam sehpalarında insanların ölmesine neden
olmuş darbeciler ve destekçileri hesap vermedikçe, ileri faşizmi örmeye çalışan
siyasi iktidar, sandıkta hesap vermedikçe, Türkiye`de demokratikleşmeden
bahsetmemiz mümkün değildir.”