Soydan açıklamasında şu ifadelere yer verdi; “Gelecek nesilleri mutlu ve refah düzeyi yüksek bir ortamda yaşatmanın yolu, çağdaş toplumlarda hâkim olan kalkınma anlayışının yaşama geçmesiyle mümkündür. Bu anlayış; insanın yaşam kalitesini geliştiren, büyüme ve üretimin dengeli paylaşımını sağlayan bir anlayıştır. Çevre ve şehircilik bakanlığının ülke çapında 81 ilin hava, su, toprak, gürültü ve atık bakımından “kirlilik” karnesine göre 33 ilimizde hava kirliliğinin, 23 ilimizde atıkların, 22 ilimizde ise su kirliliğinin en önemli çevresel problemimiz olduğu ortaya çıkmıştır. Bakanlığın çevre envanteri ülkemizin üzerinde ki kara bulutların her geçen gün nasıl artığını açıkça göstermektedir. Bakanlığın kamuoyuna sunduğu ülkemizin karanlık, sicili bozuk çevre envanterine rağmen, akp hükümeti hazırladığı düzenlemelerle, özellikle TBMM gündeminde bulunan orman kanunu ve tabiatı ve biyolojik çeşitliliği koruma kanunu tasarısı ile doğayı ve çevreyi koruma anlayışından uzaklaşarak, kullanma anlayışının hâkim olmasını hedeflemektedir. 5 Haziran dünya çevre gününde, sizler aracılığıyla kamuoyuna uyarılarımızı yapmak istiyoruz. CHP olarak ileride telafisi mümkün olmayacak çevre sorunları yaşamamak için hükümeti uyarıyor ve TBMM gündemine getirilen tabiatı ve biyolojik çeşitliliği koruma kanunu ve orman kanunu tasarılarının geri çekilerek, katılımcı ve koruma anlayışının hâkim olduğu bir anlayış çerçevesinde yeniden hazırlanmasını talep ediyoruz. Aksi takdirde hep birlikte milli parklarda, koruma alanlarında, doğal yaşam alanlarında yeni talan şekillerine şahit olacağız. CHP olarak, kullanma değil, koruma anlayışının hâkim olduğu bir tasarı istiyoruz. Tek yetkili olarak bakanlığın değil, geniş katılımlı sivil toplum kuruluşlarının, bilim insanlarının ve yöre halkının söz sahibi olacağı bir yönetim anlayışının yaşama geçirilmesini istiyoruz. Sayın başbakanın, hükümetin ve bakanlığın çevre sicili ne yazık ki karanlık, kirli ve şaibeli… 20 yıldır İstanbul’u, 10 yıldır Türkiye’yi yöneten AKP zihniyetinin İstanbul’u ve ülkemizi getirdiği durum içler acısıdır. Dünya kentlerinden Şanghay ve Bombay dan dan sonra partikül maddeler endeksine göre sanayileşmeye bağlı en yüksek çevre kirliliği 55 birim ile İstanbul a aittir. Bu kirlilik; New York ve Londra da 21 birim, Berlin de ise 22 birimdir. İnsan sağlığı için kişi başına düşen yeşil alan, asgari 9 metrekare olması gerekirken İstanbul da kişi başına düşen yeşil alan miktarı ne yazık ki sadece 1,65 metrekaredir. Bu oran, New York da 29 metrekare, Londra da 26, Stockholm de ise 87 metrekaredir. Yani İstanbul’da kişi başına düşen yeşil alan miktarı olması gerekenin çok çok altındadır. Kimdir bunun sorumlusu… 20 yıldır İstanbul’u yöneten sayın başbakan ve onun zihniyetidir…Sayın başbakanın belediye başkanı olduğu dönemde 3. köprü İstanbul için bir cinayettir sözünden yıllar sonra 3. köprünün temelini atması ve cinayeti işleyenin sayın başbakan olması ibretlik bir durumdur. 2.5 milyar ağaç diktik sözüyle cinayeti örtbas etmeye çalışan başbakanın düştüğü durum gerçekten üzücüdür. Orman genel Müdürlüğü’nün, yıllar itibariyle orman tesis çalışmaları istatistiğine göre gerçek rakam sayın başbakanın ifade ettiği 2,5 milyar rakamının sadece üçte biridir. Sayın başbakan 10 yılda diktiği ağaç sayısını abartılı bir rakamla söyleyeceğine, son 10 yılda ne kadar orman alanı, ne kadar ağaç, ne kadar bitki örtüsü yok ettiğini açıklamalıdır.”
“Halk Dur diyor”
Taksim gezi parkında yaşanan olaylara da değinen Soydan; “Son bir haftadır taksim gezi parkında başlayan ve tüm yurda yayılan eylemlere değinmek istiyoruz. Taksimde doğasını, ağaçlarını, ayağımızı bastığımız toprağımızı ve kentini korumak isteyen duyarlı yurttaşlarımızın başlattığı demokratik mücadele bilindiği gibi yurdun dört bir yanına yayılmıştır. Sayın başbakanın 10 yıldır izlediği korkutma, sindirme ve yıldırma politikalar sonucu, sivil faşizmin adım adım gelmesine karşı halkımız ayağa kalktı, direndi ve anayasal ve demokratik haklarına sahip çıkmaya başladı. Baskı, yaşam alanlarına müdahale, rant uğruna yapılan çevre katliamı, işsizlik, yolsuzluk, yoksulluk karşısında halk artık dur demektedir… Ulusal bayramların yasaklanmasını, cumhuriyet bayramlarında çoşku yerine baskı ve eziyet görmeye, silivride yaşanan hukuksuzluğa, ülkenin değerlerine, kültürüne zarar verilmesine, ailelerin kaç çocuk yapması gerektiğine karışılmasına, T.C. ibaresinin sistemli olarak kaldırılmaya çalışılmasına, Halk artık dur diyor. Barışçıl dış politika yerine müdahaleci ve saldırgan politikalara, içki kullananlara ayyaş, demokratik haklarını kullananlara bir kaç çapulcu denmesine, cumhuriyetin kurucusu ulu önder M. Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına yapılan acımasız eleştirelere ve hakaretlere, meydanlarda hak arayanların da başbakanı olduğunu unutan sadece bir siyasi parti genel başkanı gibi konuşan kitleleri aşağılayan bir yaklaşıma, meydanlarda hak arayanları, yediden yetmişe, çoluk çoçuk, yaşlı genç demeden tüm hak arayanları marjinal gruplar olarak gösteren sayın başbakana, halkımız artık yeter diyor…Bu gelişmeler göstermiştir ki, bundan sonra çevreye karşı hoyrat ve acımasız yaklaşımlar bundan sonra eskisi kadar kolay olmayacaktır. Çünkü gezi parkında kesilmek istenen ağaçların kökleri artık tüm yurdu sarmış, demokrasi ve özgürlük mücadelesine dönüşmüştür. Bu yıl ülkemizde 5 Haziran dünya çevre günü etkinlikleri tarihe geçecek ve tüm dünya da örnek olacaktır. Temiz bir Türkiye, temiz bir dünya için yola çıkanların taksim gezi parkındaki ağaçları yeşili ve kentini koruma mücadelesi aydınlık günlerin habercisi olacaktır. Yüzde 49 la geldik diyenler şunu asla akıllarından çıkarmasınlar… Sizi yüzde 49 la iktidara getiren bu millet yüzde 19’la götürmesini de bilir… Sözlerime, ölümünün 50. yıldönümünde saygıyla andığım büyük usta Nazım’ın dizeleriyle son veriyorum. Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür, ve bir orman gibi kardeşçesine, bu hasret bizim”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder