12 Eylül 2013 Perşembe

İŞKUR Hükümlülere İş Arama Teknikleri Semineri Verdi

Denetimi Serbestlik Müdürlüğünün hükümlüler için organize ettiği seminerlerin üçüncüsü  yapıldı. Çanakkale Çalışma ve İş Kurumu  İl Müdürlüğü tarafından Ticaret Borsası Konferans Salonu'nda haklarında koşullu salıverilmelerine 1 yıl veya daha az süre kalan denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle bırakılan iyi halli hükümlülere iş arama teknikleri ve kurum faaliyetleri hakkında bilgiler verildi.

İş ve Meslek Danışmanı Necati Günay Öztürk’ün verdiği seminerde, hükümlülerin iş arama süreçlerine katkıda bulunmak amacıyla, İŞKUR faaliyetleri, iş ve meslek danışmanlığı, iş arama becerileri ve öz geçmiş hazırlama hakkında bilgi verilip, katılımcıların soruları yanıtlanmıştır. İŞKUR İl Müdürlüğü, söz konusu seminerlere katkısını, belirlenmiş tarihlerde devam ettirecektir.


12 EYLÜL FAŞİZMİ DEVAM EDİYOR

Eğitim-İş Çanakkale Şube Başkanı Ahmet Bozdemir “12 Eylül 1980’de ülkemizde gerçekleştirilen ABD güdümlü askeri darbenin ardından 33 yıl geçti. Her geçen gün darbenin arkasındaki sis perdesi aydınlanmakta; darbenin asıl mağdurları ile darbenin yarattığı yeni düzenden kimlerin beslendiği teker teker ortaya çıkmaktadır” dedi. Bozdemir şunları söyledi; “Devletin idari organlarının, darbecilerin gölgesinde yapılandırıldığı, yaklaşık dokuz yıl süren bu dönemde; partiler feshedilmiş, birçok siyasi parti lideri gözaltına alınmış ve yargılanmıştır. Atatürk’ün büyük bir özveriyle Cumhuriyet değerleri üzerine kurduğu Cumhuriyet Halk Partisi, Türk Dil Kurumu ve Tarih Kurumu gibi çok sayıda kurumun kapatıldığı bu süreç, Atatürkçü düşüncenin en fazla zarar gördüğü, çok sayıda Atatürkçü aydın ve düşünürün zindanlara atılarak yıpratıldığı dönem olarak tarihe geçmiştir.
12 Eylül’ün oluşturduğu korku düzeninin izleri günümüzde mevcut siyasi iktidar döneminde sürdürülmektedir. Darbenin izlerinin silinmesi konusunda sarf edilen sözlerin yerine getirilmediği görülmektedir. 12 Eylül 2010 tarihinde gerçekleştirilen anayasa değişikliği paketinde, en büyük propagandayı 12 Eylül darbesini gerçekleştirenlerin yargılanacağı üzerinden yapan AKP iktidarı, bugüne kadar bu vaadini gerçekleştirmemiş,  tam tersine 12 Eylül darbesine karşı duranları cezalandırarak kendi 12 Eylüllerini yaratmışlardır. 12 Eylül 2010 referandumunda anayasada yapılan değişikliklerin halkı aldatmaya yönelik olduğu anlaşılmıştır. Demokrasimiz önünde engel teşkil eden YÖK, zorunlu din dersi, seçimlerde uygulanan yüzde 10 barajı, siyasi partiler yasası, daha yüzlerce yasa ve hukuk dışı uygulama, bugün hala varlığını korurken, bunlara yenileri eklenmiş, Devlet Güvenlik Mahkemeleri’ni aratacak Özel Yetkili Mahkemeler kurularak, ülkemiz adeta açık cezaevine dönüştürülmüştür. Bugün AKP iktidarının özlemini çektiği ve hedef olarak ortaya koyduğu biat eden “kindar ve dindar” gençlik projesi, 12 Eylül darbesinin bir sonucudur ve 4+4+4 Kesintili Zorunlu Eğitim Yasası ile de hayata geçirilmiş bulunmaktadır.12 Eylül Darbesi’nin Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersini Anayasada zorunlu hale getirilmesiyle AKP gibi partilere ortam hazırlanmıştır. 12 Eylül’ün getirdiği siyasi ortamdan beslenen AKP’nin, 4+4+4 yasasıyla eğitimi gericileştirmek için attığı adımların en önemlilerinden biri de birçok din temelli seçmeli dersin, ders çizelgelerine yerleştirilmesi olmuştur. Bu derslerle birlikte birçok okul, imam hatip okullarına dönüştürülerek, tekrar mektep-medrese ikilemi yaratılmıştır.  Böylece Öğretim Birliği Yasası rafa kaldırılarak, Cumhuriyet devrimleriyle hesaplaşmaya hız verilmiştir. Siyasi iktidarın ve Başbakan’ın “Ben yaptım oldu” anlayışına tepki olarak Gezi Parkı’ndan başlayarak yurt çapına yayılan meşru ve demokratik eylemlere katılanlara yönelik 12 Eylül dönemini aratmayan yöntemler ile sürek avı başlatılmış, binlerce vatandaşımız gözaltına alınmıştır. Polisin orantısız güç kullanımı nedeniyle hayatını kaybedenler olmuş, yüzlerce vatandaşımız ise yaralanmıştır. Ancak bilinmelidir ki, emperyalizmin diz çöktüremediği, 12 Mart ve 12 Eylül faşizminin susturamadığı bu halkı AKP hiç susturamayacaktır.  12 Eylül faşist yönetiminin oluşmasına neden olanları ve onların yarattığı düzenden bugün beslenenleri kınıyoruz. Topluma karşı suç işlemiş, işkencelerde ve idam sehpalarında insanların ölmesine neden olmuş darbeciler ve destekçileri hesap vermedikçe, ileri faşizmi örmeye çalışan siyasi iktidar, sandıkta hesap vermedikçe, Türkiye`de demokratikleşmeden bahsetmemiz mümkün değildir.”



                                                                                                                                                     

            

Güzelyalı’da yazlık sinema gecesi


Güzelyalı Atölye Nar katılımcıları  ve Güzelyalı sakinleri eski günleri yad ettiler.

Önceki gece Atölye Nar’da toplanan atölye katılımcıları ve Güzelyalı sakinleri; çoluk, çocuk yazlık sinema keyfi yaşayarak, geçmişte kalan günleri yad ettiler. Yaklaşık otu kadar büyük ve oldukça kalabalık kızlı- erkekli bir grup oluşturan çocuklar Atölye Nar bahçesinde ‘Entel Köy Efe Köye’ karşı filmini izlediler.

Film gösterimi sonunda önümüzdeki günlerde de bir kez daha böyle bir buluşmayı gerçekleştirme dilekleri ile evlerine dağılan izleyiciler hem filmi beğendiklerini hem de böyle bir geceyi tekrar yaşadıkları için duydukları  mutluluğu dile getirdiler.

Gelecek yıl yaz aylarında daha planlı  ve programlı bir şekilde bu tür etkinlikleri planlayacaklarını  da sözlerine eklediler.

11 Eylül 2013 Çarşamba

POLİSLERİNİZİN GAZETECİLERE SALDIRISINI DURDURUN

Güvenlik görevlilerinin toplumsal olayları  izleyen gazetecilere saldırısı pervasızca devam etmekte, suç  işleyen bu görevliler cezalandırılmadığı, uyarılmadığı  için de bu hukuksuzluklarını sürdürmeye devam etmektedir.

Dün gece Ankara Tuzluçayır'da  yasaların öngördüğü gösteri ve yürüyüş hakkını kullanan halkın şiddet kullanılarak dağıtılması sırasında görev yapan gazeteciler polis tarafından darp edilmiş, görev yapmaları engellenmiştir.

Polisin saldırısına uğrayanlar arasında Evrensel Gazetesi ve Hayat TV muhabirleri Hasan Akbaş ve Birkan Bulut, Cumhuriyet Gazetesi Muhabiri Necati Savaş da bulunmaktadır.

İçişleri bakanı gazetecilerin görev yapmasını engelleyen, darp eden bu görevlileri derhal saptayarak gerekli yasal soruşturmayı yapmakla mükelleftir. Çünkü yapılan davranış basın özgürlüğünü engelleme ve görevi ihmal suçudur. Cezayı gerektirir.

Burada saldırıya uğrayan gazeteci arkadaşlarımız, ne eylemci ne meraklı vatandaş değil görev yapan kişilerdir.

ÇGD olarak, her yasal gösteriyi terör eylemi sayan güvenlik görevlilerinin gazetecilere yönelik bu hukuksuz tutumunu protesto ediyor, İçişleri Bakanını polislerin, sürekli hale gelen gazetecilere saldırılarını durdurmaya davet ediyoruz.

Kent Konseyi Meydanda buluşuyor

Çanakkale Kent Konseyi 13 Eylül Cuma günü saat 20.30'da Cumhuriyet Meydanında bir araya geliyor. Cumhuriyet Meydanında gerçekleştirilecek buluşmada Kent Konseyinin çalışmaları hakkında bilgi paylaşımı yapılacak.

Türkiye’de alanında ilk çalışma olma özelliğini taşıyan ve 14 maddeden oluşan “Çanakkale Kenti Seçmen Beyannamesi”nin önemi ve yerel seçim sürecinde "Beyanname"nin adaylara benimsetilmesi ve seçim sonrasında da takip edilecek yolla ilgili açıklamalar yapılacaktır. Kent Konseyince gerçekleştirilebilir bir beyanname hazırlandığını belirten Genel Sekreter Gülay Sarışen;  hazırlanan beyannamede yer alan hak, özgürlük, fırsat ve olanakların kentimizde yaşayan bütün bireylere; cinsiyet, yaş, köken, inanç, sosyal ve ekonomik durum ve politik ayrım gözetmeksizin, eşit olarak sağlanmasını ve uygulanmasını mutlaka istediklerini ve beklediklerini belirtmiştir. Seçimlerden sonra da yeni oluşacak belediye meclisi ve belediye başkanlığını da bu çerçevede takip edeceklerini ifade eden Sarışen, bunun için de çalışma gruplarının kurulacağını söylemiştir.

Genel Sekreter Gülay Sarışen, Kent Konseyinin Cumhuriyet Meydanı'nda geniş katılımla gerçekleştireceği bu genel kurul toplantısının bir nevi "seçmenlerin" mitingi olacağını ve Seçmen Beyannamesi'nin halkla paylaşım toplantılarının Kasım ayı sonuna  kadar farklı şekillerde sürdürüleceğini belirtmiş ve bir şölen havasında geçecek toplantıya "kendini bu kentin bir parçası hisseden herkesi" davet ediyoruz demiştir.  


BELEDİYENİZE DOKUNUN...

Bilgi teknolojilerine bağlı yaşanan değişimlere ayak uydurarak, teknolojik altyapısını da gün geçtikçe yenileyen Çanakkale Belediyesi'ne IOS veya Android işletim sistemli cep telefonlarını ve tablet bilgisayarlarını kullanarak 7 gün 24 saat dünyanın her yerinden ulaşmak mümkün olacak.

Çanakkale Belediyesi ile ilgili haberler, duyurular, iletişim bilgileri, yardım masası, şikayet-öneri sistemi, etkinlik takvimi ve kültür haberleri gibi daha bir çok başlığın yer alacağı uygulamaya apple store ve google play store´dan ücretsiz olarak ulaşabilirsiniz.

BAŞKAN GÖKHAN TEKNİK İNCELEMEDE...

Çanakkale Belediyesi'nin kent genelinde gerçekleştirdiği alt ve üst yapı çalışmaları devam ederken, Belediye Başkanı Ülgür GÖKHAN ise, çalışmaları düzenli olarak yerinde inceliyor.

Kent genelinde devam eden çalışmaları takip ettiği teknik inceleme gezilerine devam eden Başkan GÖKHAN, son olarak Atatürk Caddesi'nde devam eden üst yapı çalışmalarını yerinde inceledi. Kentin ana arterlerinden biri olan Atatürk Caddesi'nde Belediye kavşağından başlayarak Bölge Trafik mevkiine kadar devam edecek olan çalışmalar kapsamında cadde üzerinde devam eden çalışmaları inceleyen Başkan GÖKHAN, teknik ekipten de bilgi aldı.

Beraberindeki heyet ile birlikte tek şeritte devam eden yol yapım ve kaldırım döşeme çalışmalarını inceleyen Başkan GÖKHAN, Atatürk Caddesi'ne paralel olarak ara sokaklarda da sürdürülen çalışmaları takip etti, bilgi aldı.

AKP'nin oyunu tutmadı

AKP'nin Çanakkale'de oynadığı oyun tutmadı. MHP tabanının oylarını almak için sürekli MHP-AKP koalisyonu dedikodularını çıkartan AKP başarılı olamadı.

AKP'nin Çanakkale belediyesini kazanabilmek için yaptığı çalışmalar arasında olduğu öne sürülen AKP- MHP koaliasyonu iddiaları sona erdi. MHP tabanını bölmek için AKP ve partiye yakın isimler tarafından ortaya atılan ve gündemde tutulan dedikodular sona erdi. AKP'liler Çanakkale'de MHP tabanında istediği etkiyi alamadı. Partisine sahip çıkan MHP'liler AKP'lileri saf dışı bıraktı.

Bütün çabalarına rağmen istediğine ulaşamayan AKP tabanı da kendi seçmeniyle baş başa kaldı. AKP'liler şimdi önümüzdeki günlerde yapacakları çalışmalar için strateji belirliyorlar.  

7 Eylül 2013 Cumartesi

Toplum Mühendislerine ithaf olunur

Çanakkale Ziraat Bankası da T.C. ibaresini kaldırdı. Duyarlı Çanakkaleliler de T.C ibaresini geri koydular. Şimdi yeni bir tartışma başladı. Türkiye Cumhuriyeti yazarak vatan mı kurtarıyorsunuz? Burada önemli olan toplum hassasiyeti.  Toplum mühendisliği çalışması yapmayı bilenlere bu duyarlı davranışlar iyi bir yanıt oluyor. T.C. ibaresi ile elbette vatan kurtulmaz ama Toplumun hassasiyeti ortaya çıkar. Nasıl Rabia selamı ile Mısır’da kimse kurtulmuyorsa.

Toplumun sinir uçlarını test etmeyi iyi bilen Amerikalılar’dan bu işi en iyi öğrenen AKP’liler toplumdaki bazı değerleri test etmeyi sürdürüyor. Askerliği, şehitliği, tarihi, geçmişi, siyaset adamalarını, bilim adamlarını, topluma yararlı işler yapanları değersizleştirme çalışmaları süren bu ideolojideki kişiler uzun bir süredir de Türkiye Cumhuriyeti’nin kısaltması olan T.C. ibaresi üzerine yoğunlaşmış durumdalar. Elbette basından satılık kalemler, onların mensupları da bu konuya alkış tutuyorlar.

 Bunu üzerinden sürüp giden tartışmanın bir ucu da vatan kurtarmaya kadar gidiyor. İşte bu şekilde, bu ifadelerle,  T.C. ibaresini geri koyma isteklerini küçültmeye önemsizleştirmeye çalışıyorlar. Eskiden onlara da yapılmıştı ya ‘Türban, baş örtüsünü çıkarıp okusa ne olur önemli olan eğitim değil mi’ denilmişti. Şimdi sıra onlarda. Yani onlar öyle düşünüyor. Sıraları geldi. Ama bunların amacı bu ülkenin değerlerini küçültmeye, bitirmeye, yok etmeye odaklanmış durumda. Toplum bunu kabul etmiyor. Tepki veriyor. Vermeye de devam edecek. Tepki verenleri kategorize etmeye de çalışıyorlar. Onları da başkalarından kopartmaya çalışarak. Örnek olarak “Ulusalcı” diyorlar. Onları da diğer yakın oldukları görüşten isimlerden kopartıp küçültecekler. Ama bu çalışmada tutmayacak. 

Aslında bu olup bitenlere şu açıdan da bakabiliriz. Bu T.C. ibaresinden en çok rahatsız olanlar AKP’liler ve PKK’lılar. O nedenle ikisi arasında bir fark olmadığı hep söylenir durur. Bu tartışmalı bir konudur. Ama toplumun yargısı bu yönde. Birileri de bu yargıyı ön plana çıkartabilir. Çünkü bu karşıt görüş dışında toplum mühendisi yok mu bu ülkede. Elbette var.

Şimdi tutup birileri bu ibare kalkınca ne olur. Ya da geri konsa ülkemi kurtulur gibi bir şeyler eveler geveler. Bu ülkeyi kurtarma derdi olanlar elbette var. Ama kimden derseniz AKP’den kurtarmak isteyenler var.  Çünkü bu işleri bu ülkenin başına getiren bu siyasal iktidar. Toplumun bu kadar derdi varken T.C. ibaresi ile uğraşan bu iktidar. Her yerde savaş çığırtkanlığı devam ederken etrafımız düşmanla sarılmışken bu iktidar bu işlerle uğraşıyor. Çünkü toplum bütün yoksunluğuna bütün yorgunluğuna bütün baskılara rağmen değerlerini korumaya çalışıyor. Ne yapsalar olmuyor. Bir türlü toplum değerlerinden vazgeçmiyor. O zaman ne yapıyorlar “Durmak yok yola devam” ama toplumda dinamik. Gezi parkı, ODTÜ direnişi, Gökkuşağı rengindeki merdivenler. Toplum bir  yerde buluşmayı birleşmeyi iyi biliyor. Ama karşı tarafta toplumu bölme yolunda onları düşüncelerine, davranışlarına, göre sınıflandırmak içim hem kendileri hem de medyaları ile saldırı içerisindeler. Ama olmuyor olmayacak. Toplum kendi değerlerini geçmişten bugüne taşıdığı değerlerini koruyacak. Bazen birkaç kişi, bazen binler, on binler, milyonlar. Hep bir konuda bir değeri korumak için bir araya gelecek. Ve AKP,  onun gibiler hiçbir zaman istediklerine ulaşamayacaklar.

Çanakkale de toplumun ne kadar da dinamik olduğunun örneği yaşandı. Bakmayın siz yarın öbürgün yazılacak, konuşulacak olanlara. Onlar değerlerinden vazgeçmeyenleri aşağılamaya çalışacaklar, hor görmek için ellerinden geleni yapacaklar, ama başaramayacaklar. Zannediyorlar ki toplumda tek değerli olan şey onların düşünceleri. Ama öyle değil.  Toplum AKP’nin karşısında dim dik durmaya devam edecek.
Sonuç olarak AKP’liler ve yandaşları, taraftarları, AKP sayesinde karnı doyanlar,  toplumun değerleri ile uğraşmayın. Boş yere yormayın kendinizi. Bu toplumu daha ileriye götürecek çalışmalar yapın. Bu size en içten çağrımızdır. Bir şey daha vatan mı kurtulacak diyenler için. Vatanı kurtarmak için umarım siz ve iktidarınız çalışacaktır.


6 Eylül 2013 Cuma

AKP’liler Başbakan'la ters düştüler

AKP’li Çanakkale Belediye Meclis üyeleri meydan ismi konusunda Başbakan Erdoğan'la ters düştüler.
Meclis üyeleri son toplantıda adeta başbakan Erdoğan’a da karşı ifadeler ve söylemlerde bulundular.

Çanakkale Belediye Meclisinde iskeledeki meydanının ismi konuşulurken toplantıyı terk eden AKP’li meclis üyelerinin söyledikleri meydan isimleri duyanları şaşkına çevirdi.

AKP Çanakkale Belediye Meclis üyeleri İskeledeki meydanının isminin Tahrir olması yönündeki taleplerini toplantıyı terk ederken dile getirmeleri Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a isyan olarak yorumlandı.

Başbakan Erdoğan, konuşmalarında “Bizim ülkemizin meydanları, ikinci Tahrir olmayacak. Adeviyye ve Rabia olacak. Demokrasinin egemen olduğu meydanlar olacak” demişti.


Ancak Çanakkale Belediye Meclisinde AKP üyelerin Tahrir Meydanı talepleri ilginç bulundu. Yapılan yorumlarda meclis üyeliğinden umudunu kesen üyelerin bu yönde ifadelerde bulunarak tepkilerini dile getirmeye çalıştıkları ifade edildi. 

1 Eylül 2013 Pazar

Bülend Engin adaylığını açıklıyor


Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Engin adaylığını açıklayacak.
Çanakkale Belediye Başkanlığı için ismi geçen Bülend Engin’in adaylığını bu hafta içerisinde açıklayacağı öğrenildi.

Ancak Engin’in Çanakkale değil Biga belediye başkanlığına aday olacağı iddia edildi. Biga’da seçimi daha rahat kazanacağı ifade edilen Engin’in Belediye başkanlığına kesin gözüyle bakılıyor.


Geçtiğimiz günlerde bir köşe yazısı yayınlanan Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası basın danışmanı gönüllü İÇDAŞ savunucusu Levent Gürses de İÇDAŞ dışında bir yatırımın Biga’da ve Çanakkale'de kirliliğe neden olacağı iddiasında bulunmuştu. Gürses'in de yazısında belirttiği gibi hem Biga hem de Çanakkale'nin havasının korunması için Bülend Engin başkanlığındaki belediyenin daha yararlı çalışmalar yapacağı kulislerde dile getiriliyor. 

30 Ağustos 2013 Cuma

Barış isteği tükenmesin


Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan 1 Eylük dünya barış günü mesajı yayınladı

Başkan Gökhan mesajında şu ifadelere yer verdi; "Zıt kavramlar, her zaman birbirini çağrıştırır. Kötü iyiyi, çirkin güzeli ve savaş barışı…
Peki, iyiyi yakalayabilmek için önce kötüyü mü görmek gerekir?
Ya da barışı yaşamak için önce savaşmak mı?
Bir Kızılderili Atasözü der ki; “İnsanın ruhundaki barış yoksa ne fertler, ne milletler arasında barış olabilir.”
Dünya döndüğü sürece iyinin yanında kötü her zaman olacak ne yazık ki.
Ancak biz bazı şeyleri önce kendi içimizde, kendi benliğimizde başlatır, etrafa iyi, olumlu, güzel ve barış dolu gözlerle bakarsak, belki üzerinde yaşadığımız dünya daha yaşamaya değer bir yer olur ve bu sayede evrensel değerler gerçek yerini bulur.
1 Eylül Dünya Barış Gününde; içimizdeki, içinizdeki barışın asla tükenmemesi; evde, işte, okulda, yolda, tüm yaşam alanlarımızda, barış içinde, huzurlu bir dünya dileğiyle, Ortadoğu’da, Afrika’da ve dünyada savaşların yaşandığı her yerde, silah seslerinin susmasını, gözyaşlarının dinmesini diliyorum."

ENGELLİ KENTLİLER İÇİN TOPLU TAŞIMADA BÜYÜK KOLAYLIK...

Çanakkale Belediyesi tarafından engelli kentillere yönelik yapılan kentsel düzenlemelere ek olarak ulaşım alanında da engelleri ortadan kaldırmak ve daha rahat bir şekilde kent içi ulaşımlarını sağlamak amacıyla şehiriçi toplu taşıma sisteminde kullanılan belediyemize ait araçlarının tümü, TSE standartlarına uygun engelli otobüsleri haline dönüştürüldü.


Cumhuriyet Meydanı'nda gerçekleştirilen engelliler için özel tasarlanmış araçların tanıtımına Belediye Başkanı Ülgür GÖKHAN, Belediye Meclis Üyeleri Ümit BURUNLULAR ve Mehmet Çetin ERSAN, Çanakkale Belediyesi Ulaşım Hizmetleri Müdürü Hayati GÜRSES ile engelli kentlilerimiz katıldı.

Engelli araçlarının tanıtımını gerçekleştiren Belediye Başkanı Ülgür GÖKHAN,yaptığı açıklamada Çanakkale Belediyesi bünyesinde bulunan engelli otobüslerinin sayısının bu yıl 4'e çıkarıldığını, ayrıca mevcut 7 adet otobüsün de Ağustos ayı içerisinde engelli otobüsü haline dönüştürülerek toplam 11 otobüsün tamamının engellilere yönelik hizmet verdiğini kaydetti. Başkan GÖKHAN, bunlarla birlikte, Çanakkale Belediyesi bünyesinde çalışan S.S. 18 Nolu Şehiriçi Minibüsçüleri ve Motorlu Taşıyıcıları Kooperatifi bünyesinde de 10 adet engelli otobüsünün hizmet verdiğini, bunlara ek olarak 2 adet 12 metrelik engelli otobüsü siparişi de verilerek bu sayının Eylül ayı başı itibariyle12'ye çıkacağını, böylelikle şehir içinde engellilere hizmet veren otobüs sayısının 23'e ulaşacağını sözlerine ekledi. Başkan GÖKHAN, engelli kentlilerimize yönelik şehiriçi ulaşımda da kolaylık sağlama adına, süratle diğer araçların da engelliler için kullanılabilir hale getirilmesi için çalışmaların devam ettiğini açıkladı. GÖKHAN, otobüslere montaj edilen engelli aparatların 13 bin 750 TL, 7 adet engellilere uygun araçların da toplam bedelinin 113 bin 575 TL maliyeti olduğunu açıkladı.

Araç tanıtımına katılan Belediye Meclis üyesi Ümit BURUNLULAR ise, kendisinin de engelli olduğunu hatırlatarak, "Hem Belediye Meclis üyesi olarak hem de engelli olarak, olması gerekenin en güzeli olmuş diye düşünüyorum. Sonuçta bizler için araçlarımızın kalitesinin dışında rahat inip binebilmek de önemli. Bu araçlarla birlikte engellilerimiz herhangi bir yardım almaksızın araçlara rahatlıkla inip binebilecekler. Bu anlamda Belediye Başkanımıza ve belediyemiz çalışanlarına teşekkür ediyorum" diye konuştu.


Konuşmaların ardından Meclis üyesi Ümit BURUNLULAR ve engelli kentlilerimiz engelli aparatları monte edilen araçlara binerek test etti. Engelli kentlilerimiz araçları çok beğendiğini ifade ederek, ulaşım alanında kendileri için büyük kolaylık olduğunu ifade etti.


28 Ağustos 2013 Çarşamba

BASINI VE KAMUOYUNU YANILTAN KİM ?


Eğitim-İş Çanakkale Şube Başkanı   Ahmet BOZDEMİR “Ulusumuz, resmi eğitim kurumlarında kullanılacak kitap içeriklerinde Atatürk posterinin, andımız metninin ve İstiklal Marşı’nın bulunup bulunmayacağını kamu kaynağıyla kitabın basımını yapan şirketlerin keyfine bırakacak değildir” dedi.
Bozdemir şunları söyledi; “Kısa süre önce bir basın açıklaması yaparak, 2013-2014 eğitim-öğretim yılında okutulacak ders kitapları ile ilgili öğretmen kılavuz kitaplarının okullara teslim edilmeye başlandığını, Zambak Yayınevi tarafından basımı yapılan kılavuz kitaplarda İstiklal Marşı, Öğrenci Andı ve Atatürk posterlerinin yer almadığını ifade etmiştik.
AKP ile yoldaşlığını yaptığı tarikatların sevk ve idaresi altında bulunan Milli Eğitim Bakanlığı’nın Atatürk’ü ve Cumhuriyetin temel değerlerini yok etmeye yönelik yaklaşımını eleştirdiğimiz açıklama kamu vicdanında ciddi karşılık bulmuştur. Hal böyle olunca basımını yaptığı kitaplara atıf yaptığımız AKP döneminde yıldızı parlayan yayınevi kendinden menkul yönetmelik yorumları yaparak Sendikamızı, basını ve kamuoyunu yanıltmakla itham etmiştir. Yayınevi sözkonusu değerlendirmelerinde çirkin uygulamayı savunurken diğer yandan da, kitapların Talim Terbiye Kurulu onayından geçtiğini ifade ederek sorumluluğu Talim Terbiye Kurulu’nun üzerine atmış, devamla diğer bazı yayınevleri tarafından basımı yapılan kitaplarda da aynı durumun olduğunu ifade ederek bilinçli olarak kendi yayınevlerinin hedef seçildiğini iddia etmiştir.
Öncelikle ifade edelim ki Eğitim-İş’in muhatabı kişi ya da kurumlar değil anlayışlardır. Yayınevi çıkıp “biz bu utanç verici uygulamayı TTK talimatıyla yerine getirdik” diyebilseydi, kendilerine yönelttiğimiz eleştirilerimizi sorgulayabilirdik. Ancak beklediğimiz gibi yanıt yanlışı savunmak ve tepkileri azaltmak için TTK ve diğer bazı yayınevlerini de sorumluluğa ortak etmek  şeklinde ortaya konulmuştur.
Ulusumuz, resmi eğitim kurumlarında kullanılacak kitap içeriklerinde Atatürk posterinin, andımız metninin ve İstiklal Marşı’nın bulunup bulunmayacağını kamu kaynağıyla kitabın basımını yapan şirketlerin keyfine bırakacak değildir. İlgili şirket, kendisine ait ana sözleşme ya da sair hukuki belgeleri istediği gibi yorumlamakta serbesttir. Ancak yetmiş beş milyonun geleceğinin şekillendiği eğitim kurumlarına devlet eliyle giren yayınların içeriğinde temsili ulusal simgelerin bulunup bulunmayacağına karar vermek bu şirketin haddini aşar.
Yayınevinin Talim Terbiye Kurulu’nu sorumluluğa ortak eden açıklamaları ise doğrudur. AKP döneminde bu kurulun, ulusun ortak çıkarlarına uygun uygulamalardan nasıl uzaklaştığını, AKP ve yol arkadaşlarının dünya görüşüne uygun bir eğitim sistemi kurgulamak için uğraş verdiğini defalarca ortaya koyduk. Bu nedenle eleştiri konusu yayınların Talim Terbiye Kurulu tarafından kusursuz bulunduğuna eminiz.


Yayınevi, yönetmelikte, ders kitaplarında ulusal simgelerin yer almasının öngörüldüğünü, diğer yayınlarda bu tür bir düzenlemenin olmadığını ileri sürmüştür. Bu iddianın hukuki değeri yoktur. Yönetmeliğin “Amaç” başlıklı 1.maddesinde, söze konu yönetmeliğin, ders kitapları, öğrenci çalışma kitapları ile birlikte öğretmen kılavuz kitaplarının hazırlanmasında hangi usul, esas, teknik, tasarım ve düzenlemelere uyulacağının belirlenmesi amacına yönelik olduğu ifade edilmektedir. Bununla birlikte yönetmeliğin “kapsam” başlıklı 2. maddesinde ders kitapları, öğrenci çalışma kitabı ve öğretmen kılavuzlarının hazırlanmasında uyulacak hususların bu yönetmelikte belirlenen şekilde yapılması zorunluluğundan bahsedilmektedir. Yönetmeliğin “Ders Kitaplarının Hazırlanması” başlıklı 8. maddesinde ders kitaplarının hazırlanmasında gözetilecek hususlar  (a-İçerik, b-Dil, anlatım ve üslup, c-Öğrenme, öğretme, ölçme ve değerlendirme, ç-Teknik, tasarım ve düzenleme olarak) 4 ayrı başlık altında ifade edilmiştir. Bu hükümde çok açık, ayrıntılı ve yayına hazırlayanın yorumuna yer bırakmayacak şekilde ölçü tespit edilmiştir. Öğrenci çalışma kitaplarının hazırlanmasına ilişkin 9. madde ve öğretmen kılavuz kitabına ilişkin düzenlemenin yer aldığı 10. maddesi sadece bu kitapların içeriğine ilişkin hususlara yer vermiştir. Ancak bu maddelerde teknik tasarım ve dil, üslup gibi hususlara yeniden bütünsel olarak yer verilmemiş olması mevzuat yapma tekniği ile ilgili bir husus olup bunların yeniden ayrı ayrı yazılması gerekmemektedir. Bu aşamada 8. madde temel referans hüküm olarak ortaya çıkmaktadır. Aksi halde, örneğin 8. maddede ders kitabının “dil anlatım ve üslup” bölümünde -Yaşayan Türkçe doğru, güzel ve etkili kullanılır. Dilin kullanımında, Türk Dil Kurumunun güncel Türkçe Sözlük ve Yazım Kılavuzu esas alınır.- vs. gibi hususlar yer almasına karşın öğrenci çalışma kitabı ve öğretmen kılavuz kitaplarının hazırlanmasına ilişkin 9. ve 10. maddelerde bu hususlara yer verilmiyor olması, yayınevine bu kitapların basımında bu temel ilkeleri yok sayma hakkı verir mi? Ya da 9. ve 10. maddede herhangi bir belirleme yok gerekçesi ile Amerikan bayrağı, Fransız Marşının bu kitaplarda bulunmasında yönetmeliğe bir aykırılık olmadığı iddia edilebilecek midir? 9 ve 10. maddede Yayınevinin ifade ettiği üzere tasarımla ilgili herhangi bir kurala yer verilmemektedir. Ancak bu maddelerde bunun yer almamasının sebebi 8. maddede dil, anlatım ve üslup ile teknik tasarıma ilişkin hususların zaten var olmasıdır. Aksi düşünce halinde öğrenci ders kitapları ve öğretmen kılavuz kitaplarının hazırlanmasında yayınevine sınırsız bir takdir hakkı bırakıldığı anlamı çıkacaktır. 8. maddede ders kitaplarının şekil ve içeriği hakkında oldukça ayrıntılı düzenlemelere yer veren yönetmeliğin diğer kitaplarda bu ölçüde ayrıntılı kural koymamış olmasını, "ulusal simgeleri bu kitaplardan dışlayıcı" bir hukuki tablo olarak yorumlamak kabul edilemez. Yayınevinin kitapların hazırlanmasında yönetmeliğe uygun hareket edildiği iddiası gerçek dışıdır.
Yayınevi olayda art niyetin olmadığı konusunda samimiyse eğer, kendinden menkul hukuki değerlendirmeleri kendisine saklamalı ve kitapları kamu vicdanına uygun olarak basmalıdır.
Sonuç olarak milyonlara yönelik bu büyük saygısızlığa derhal son verilmeli, ortak değerlerimize saygısızlık oluşturan kitaplar -yayınevi ayrımı yapılmaksızın- zaman geçirilmeksizin toplatılmalıdır. 

           


27 Ağustos 2013 Salı

AKP’de Bülend Engin ismi rahatsızlık yarattı

AK Parti Çanakkale il ve merkez ilçe yönetiminde son günlerde yaptığı çıkışların yanı sıra, yazılı ve görsel bazı medya organlarında ismi belediye başkan adaylığı ile anılan ÇTSO Yönetim Kurulu Başkanı Bülend Engin krizi yaşanıyor. Seçime AK Parti Milletvekili Mehmet Daniş’le girmek isteyen il, ilçe yönetimi ve AKP tabanı bu gelişmelerden rahatsız. Seçime Bülend Engin’le girmeleri halinde kazanamayacaklarına inanan AKP tabanı Mehmet Daniş’e bir an önce adaylığını açıklaması için baskı yapıyor.
İÇDAŞ Genel Müdürü olan ve ÇTSO Yönetim Kurulu Başkanlığına seçildiği andan itibaren Çanakkale halkı ile sürtüşme içerisine giren Bülend Engin ismi tabanda tepki gördü. Çanakkale için tek projesi yat limanı olan bu proje nedeniyle de halkla ters düşen Bülend Engin’in aday adaylığını açıklaması halinde AK Parti’nin seçimde havlu atacağı konuşuluyor.
AK Parti il ve ilçe yönetiminin yanı sıra parti tabanı da Mehmet Daniş isminde uzlaşmış durumda. Spekülasyonlara son vermek isten parti Mehmet Daniş’in bir an önce adaylığını açıklamasını bekliyor.

Partililer yazılı ve görsel bazı basın organlarında gündeme getirilin Bülend Engin isminden de duydukları rahatsızlığı daha yüksek sesle dile gitmeye başladılar. 

Engin’i korku dağları sardı

Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan’ın karşısına seçimlerde çıkmaya cesaret edemeyeceği belli olan Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Bülend Engin yaptığı yazılı açıklamada medyayı çok şaşırtmadı.

Engin açıklamasında aday olup olmayacağı konusunda net bir ifade kullanmazken, “ÇTSO, Çanakkale’nin Türkiye ve dünyada hak ettiği yere ulaşması için her türlü olumlu projeyi ve fikri desteklemektedir. Ancak Çanakkale’nin önünü tıkamak isteyen projelere, fikirlere de destek vermesi asla düşünülemez. ÇTSO, bu anlamda bakıldığında da görüşlerini açıklar ve kamuoyu ile paylaşır.
Çanakkale Boğazı’nın suyu nasıl durmaksızın tüm gücüyle akıyorsa ÇTSO da tüm gücüyle Çanakkale için çalışmaktadır. Siyaseti düşünen zaten siyasetin içinde olur. Siyaset yapmak için Türkiye’de güzide partiler mevcuttur. ÇTSO, dün olduğu gibi bugün ve yarın da Çanakkale’nin hak ettiği yerde olması için doğru bildiği hizmet yolunda yürümeye devam edecektir” dedi. 



EĞİTİM-İŞ MİLYONLARCA YURTTAŞI FİŞLENMEKTEN KURTARDI

 Eğitim-İş Çanakkale Şube Başkanı Ahmet Bozdemir, “milyonlarca öğrenci ile bu öğrencilerin ailelerinin psikolojisini bozan; özel hayatın gizliliğini ihlal ederek eğitim kurumları üzerinden yurttaşlarımızı fişleme hedefi güden; haksız ve hukuka aykırı olarak yüz binlerce eğitim çalışanının omuzlarına angarya yükleyen ADEY uygulaması bu aşamada hukuken ve fiilen uygulanamaz hale gelmiştir” dedi.

Bozdemir açıklamasında şunları söyledi; “Milli Eğitim Bakanlığı’nın birçok konuda olduğu gibi eğitim sendikalarından görüş almaksızın ve yine kamuoyunda tartışmaya açmaksızın hayata geçirdiği uygulamalardan biri olan ADEY’ in yürürlüğe girmesinden sonra, uygulamaya ilişkin tereddütlerimizin gözden geçirilerek hukuka aykırı ve uygulamada pek çok soruna neden olacak kısımların geri alınarak iptal edilmesi için Milli Eğitim Bakanlığı’na başvuru yapmıştık. Ancak Bakanlık nezdinde gerçekleşen bu girişime Bakanlık ret yanıtını vermişti. Bakanlığın bu ret cevabı üzerine, Milli Eğitim Bakanlığı İlköğretim Genel Müdürlüğü’nün 25.08.2011 tarih ve 2011/47 sayılı genelge ile ilköğretim çağındaki çocukların okula devamlarının sağlanması, devamsızlığın erken tanılanması, değerlendirilmesi, devamsızlık yapan çocuğa yönelik bireyselleştirilmiş müdahale yapılmasını sağlamak için öngördüğü Aşamalı Devamsızlık Yönetimi (ADEY) Uygulamasını yaşama geçiren genelgenin hukuka aykırı bölümlerinin yürütmesinin durdurulması ve iptali amacıyla dava açmıştık.

Açtığımız davada kapsamında ilgili genelgede yer alan;
Öğretmenlere angarya yükleyen düzenlemelerin,
Uygulama sürecinde elde edilen özel hayata ilişkin bilgilerin ve öğretmen değerlendirmelerinin, FİŞLEME anlamına gelecek e- devlet kapsamında veri tabanına kaydedilmesi uygulamasının,
Öğrenci ev ziyaretlerinde “kanaat önderi”, “din görevlisi”, “toplum tarafından kabul gören kimseler” ile işbirliği yapılmasını öngören, LAİKLİK İLKESİNİN ihlali anlamındaki düzenlemelerin,
ADEY uygulaması kapsamında doldurulacak RİDEF formlarında yer alan, öğrencilere sorulacak Özel Hayatın Gizliliğini İhlal eden bölümlerin,
Çocukların psikolojisini etkileyecek nitelikteki bu soruların psikoloji ve pedagoji eğitimi alan uzman kişiler yerine sınıf rehber öğretmeni tarafından sorulmasını öngören bölümlerin,
Çocuk yaştaki öğrencilere sorulacak sorular kapsamında bulunan ve öğrenci ve ailesinin psikolojisine olumsuz etki edecek nitelik taşıyan bölümlerin,
 Uygulamanın temel amacının, devamsızlık sorunu olan öğrencilerin bu sorunlarına çözüm getirilmesi olarak ifade edilmesine karşın -yukarıda ifade edilen hukuka aykırılıklarda göz önünde bulundurularak-, uygulamanın devamsızlık sorunu olan olmayan her öğrenciye uygulanacak olmasını öngören düzenlemenin tamamının
yürütmesinin durdurulmasını ve dosya tekemmül ettiğinde iptalini talep etmiştik. Dosyayı görüşen Danıştay 8. Dairesi yürütmeyi durdurma istemimizi reddedince olumsuz yargı kararının kaldırılması için Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu’na başvurduk.


Danıştay’dan Bakanlığa Tokat Gibi Yanıt: Öğrencileri ve ailelerini fişleyemezsin
Genel Kurul 2012/617 YD İtiraz nolu dosya kapsamında itirazımızı görüşerek, Sendikamızı haklı bulmuş Danıştay 8. Daire’sinin olumsuz kararını kaldırmış ve dava konusu düzenlemelerin yürütmesinin durdurulmasına karar vermiştir. Genel Kurul gerekçeli kararında, Anayasa güvence altında bulunan özel hayata ve aile hayatına saygı gösterilmesi hakkı ile kişilerin kendileriyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme haklarına aykırı olduğunu; Türkiye’nin tarafı olduğu Çocuk Haklarına Dair Milletlerarası Sözleşme’ye aykırı olduğunun altını çizmiştir. Yine Genel Kurul özetle, düzenlemenin uygulamanın sınırlarını belirleyen çerçeve düzenlemeye dayanmıyor olmasını; uygulamanın pediatri uzmanı, psikolog gibi uzman kişiler eliyle yürütülmüyor olmasını; amacın devam sorunu yaşayan öğrencilerin bu sorununu aşmak olarak izah edilmesi rağmen bu sorunu yaşamayan diğer öğrencilerin de sisteme dahil edilmesini eleştiri konusu yapmıştır.
Kararla birlikte, milyonlarca öğrenci ile bu öğrencilerin ailelerinin psikolojisini bozan; özel hayatın gizliliğini ihlal ederek eğitim kurumları üzerinden yurttaşlarımızı fişleme hedefi güden; haksız ve hukuka aykırı olarak yüz binlerce eğitim çalışanının omuzlarına angarya yükleyen ADEY uygulaması bu aşamada hukuken ve fiilen uygulanamaz hale gelmiştir. 
Öğrencilerimize, ailelerine ve tüm eğitim camiasına hayırlı olsun. Sendikamız kurulduğu günden bugüne olduğu gibi, bundan sonra da her zaman onlar için ortaya koyduğu mücadelesini soluksuz sürdürecek.

                                                                                                                                                    

                                                                                                            

26 Ağustos 2013 Pazartesi

BAŞKAN GÖKHAN, 50. ULUSLARARASI TROİA FESTİVALİ‘Nİ DEĞERLENDİRDİ...


Belediye Başkanı Ülgür GÖKHAN, 12-16 Ağustos 2013 tarihleri arasında düzenlenen ve 50 yılı geride bırakan Uluslararası Troia Festivali'nde emek veren Belediye personeli ve festivalin kentlilere duyurulması adına katkı vererek özveriyle çalışan  basın mensupları ile kahvaltılı toplantılarda buluştu.
  
Başkan GÖKHAN, personel ve basın mensuplarına hem teşekkür etti hem de festivali değerlendirdi.
  
Başkan GÖKHAN ilk olarak geçtiğimiz Cumartesi günü, festival boyunca emek veren Belediye Personeli ile kahvaltıda bir araya geldi. Başkan GÖKHAN, bu yıl ki festivalin sorunsuz bir şekilde geçtiğine değinerek, kentlilerin de oldukça keyifli bir beş gün geçirdiğini söyledi. Başkan GÖKHAN, Uluslararası Troia Festivali için bir yıl öncesinden çalışmaya başlayan, festival boyunca da etkinliklerin sorunsuz bir şekilde gerçekleşmesine katkı sağlayan personele teşekkürlerini sundu.

Başkan GÖKHAN, festivalin değerlendirme toplantısı için ise, basın mensuplarıyla ayrıca bir araya geldi.

1963 yılında başlatılan festivalin, 50. yılının kutlanması nedeniyle farklı olmasına özen gösterdiklerine dikkat çeken Başkan GÖKHAN, "Bu yıl yapılan festivalin, 50. yıl olması dolayısıyla diğerlerinden biraz daha farklı olmasını istedik. Çanakkale Belediyesi ekibi, yaklaşık bir yıldır bu festival için çalıştı. Sonuç itibariyle baktığımızda, Çanakkale'de hem sanatçı nitelikleri itibariyle hem katılım itibariyle, ayrıca daha geniş alanlarda festivalin hissedilmesi adına çok farklı bir festival geçirdik" diye konuştu.

"MÜHİM OLAN ÇANAKKALE HALKININ FESTİVALİ YAŞAMASIYDI"
50.Uluslararası Troia Festivali etkinlikleri kapsamında kentte gerçekleşen, Volkan KONAK, Gripin, Kerem GÖRSEV Trio, İnce Saz, Erdal AKKAYA ve Duisburg Filarmoni Orkestrası ile Sezen AKSU konserleri gibi etkinlikler ile diğer sergi, tiyatro, gösteri, açık hava konserleri gibi etkinliklerin kentliler tarafından büyük ilgi gördüğüne ve geri dönüşlerin oldukça olumlu olduğuna değinen Başkan GÖKHAN,  "Bu etkinlikler kentte gerçekleşirken, esas olan Çanakkale halkı bu festivali yaşadı. Mühim olan buydu. Nitekim emniyet kayıtlarına göre, bir gecede 50 bin kişinin sokaklarda olduğu söyleniyor. Bu nüfusun yarısına denk gelen önemli bir rakam. Çanakkale halkı beş gün boyunca sokaklarda oldu, moral buldu. Bu kentte yaşamanın sevincini tattı" dedi.

Festivalin bu yılki sloganlarının birinin de "Şansımı Seviyorum" olduğuna dikkat çeken Başkan GÖKHAN, "Festival kapsamında Çanakkale'de mutlu bir halk kitlesi oluştu. Bir kentte yaşama sevinci ve bunu paylaşmak çok önemlidir. Bu açıdan da baktığımızda festivalin halk üzerindeki yansımalarının olumlu olduğunu söyleyebiliriz" şeklinde konuştu.

ESNAFLAR DA MEMNUN OLDU
Festivalin kent içerisinde ticaret yapan esnaflara da olumlu yansımalarının olduğunun altını çizen Başkan GÖKHAN, "Festival aynı zamanda esnafın da yüzünü güldürdü. Beni yolda gören esnaflarımız teşekkür ediyorlar. Gece yarılarına kadar iş yapabildiklerinden bahsediyorlar. Çünkü festival için sadece Çanakkale'den değil, ilçelerden ve Çanakkale dışından da konuklar gelmesi ile birlikte esnafın da yüzü gülmüş oldu. Esnafların da kazanç elde etmesi de son derece önemliydi" dedi.

"ÇANAKKALE BELEDİYESİ'NİN PERFORMANSI YÜKSEK"
50.Uluslararası Troia Festivali'nde gerçekleştirmiş olduğu etkinlikler ile ulusal alanda da adından söz ettiren Çanakkale Belediyesi'nin yerel yönetim hizmetleri açısından yüksek bir performans sergilediğini ifade eden Başkan GÖKHAN, sözlerini şöyle sürdürdü; "Çanakkale Belediyesi bütçesiyle, yatırımlarıyla çok ciddi işler yapmakta. Bütçesinin büyük bir bölümünü yatırım harcamalarına ayırıyor. Personel harcamalarına boğulmamış, cari harcamalar içerisinde kaybolmamış, işçisine, kamuya borcu olan bir belediye değil. Tam tersine bunları zamanında yerinde görevlerini yerine getiren ama aynı zamanda yatırım yapan, araç gereç alan, gayrimenkullerini artıran, tasarruf eden bir belediye. Yaptığımız herşey Çanakkale halkının katkıları ile oluyor. Çanakkale Belediyesi'nin toplam gelirleri içerisindeki öz kaynakları yüzde 68 seviyesindedir. Yani biz Ankara'dan gelen paranın çok daha üzerinde burada kaynak yaratıyoruz. Onun için bu sene ödülümüzü 50 yıl boyunca bu festivali sürdürebilen, buna kaynak aktarabilen Çanakkale halkına verdik."

"KENTLİLERİMİZ DÖRT DÖRTLÜK BİR FESTİVAL YAŞAMAYI HAK EDİYOR"
Festivalin mali boyutuna da değinen Başkan GÖKHAN, "Biz belediye olarak hiç bir zaman 'Bizim kaynağımız yok, Ankara'dan para gelmiyor' diye serzenişte bulunmadık. Biz bütçesini yerinde ve doğru kullanan bir belediyeyiz. Daha önce de açıkladığım üzere tüm etkinliklerin toplam harcaması 1 milyon 300 bin TL'dir. Şöyle bir hesaplama da yaptık. Bu kentte yaklaşık 111 bin kişi yaşıyor. Festival maliyetine göre hesapladığımızda, kişi başı 12 TL'ye Sezen Aksu, Kerem Görsev, Volkan Konak, Anadolu Ateşi konser ve gösterilerini izledik. Tiyatroları izledik, sergileri gezdik, coştuk eğlendik. Ve tüm bunlara 11 lira 70 kuruş ödedik. Bu kadar pozitif bir kentte, kentlilerimizin beş gün boyunca dört dörtlük bir festival yaşaması hakkıdır diye düşündük.  dedi.

"BU BİR KONSER DEĞİL, FESTİVAL..."
Yerel basında yer alan ve festival kapsamındaki konserlerin Stadyum yerine Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlenmesine ilişkin çıkan bazı haberlere yönelik açıklamalarda da bulunan Başkan GÖKHAN, "Bu bir festival, konser değil. Bunu karıştırmamak lazım. Eğer stadyumda yapsaydık adı konser olurdu. Artık Cumhuriyet Meydanı'na sığmıyoruz, evet doğrudur. Ama bunun çözümü stadyumda yapmak değildir. Çözümü en kısa zamanda, örneğin Hamidiye Tabyaları'nı konser ve gösteri alanı haline dönüştürmektir" diye konuştu.



"ARTIK ÇITAYI YÜKSELTMEK LAZIM"
Çanakkale halkının festival ile ilgili geri dönüşlerinin olumlu olduğuna bir kez daha değinen Başkan GÖKHAN, "Halkımızın çok önemli bir bölümünün bu etkinliklerden memnun olduğunu algılıyorum. Bana öyle geri dönüşler oluyor. Çanakkale halkının mutlu olmasından, festivalin beğenilmesinden dolayı da ayrıca mutlu oluyorum. Artık önümüzdeki yıllarda daha farklı etkinlikler olabilir. Konseptler yaratılabilir. Zira artık bu festivalin üzerine çıkılması lazım. Çanakkale halkı da bu beklenti içinde olacaktır" şeklinde konuştu.


Başkan GÖKHAN, festival öncesinde gerekli tanıtımın yapılmasına katkı veren, festival boyunca da yayınları ile etkinlikleri kentilere duyuran basın mensuplarına da teşekkür etti.

ÇAGİAD Gerçekleri

Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası seçimlerinde etkili ve yetkili olacaklarını iddia eden ÇAGİAD nedense bir güç olmak yerine kendisinden daha güçlü olanın yanında yer aldı. ÇAGİAD, kendinden daha güçlü olan Türkiye’nin sayılı şirketlerinden olan İÇDAŞ’ın etkisi altına girerek seçimlere katıldı. ÇAGİAD bir anlamda kendine sığınacak liman buldu.

İÇDAŞ, Bülend Engin isimlerine sığınan ÇAGİAD kendine yönetim kurulu ve mecliste yer edindi.  ÇTSO seçimlerinin özeti ÇAGİAD İçdaş’a, bazı işadamları ve dernekler ÇAGİAD’a sığınarak kendilerine makamlar edindiler.

ÇAGİAD bu seçimlerde kendi içerisinden bir aday çıkarmak yerine Çanakkale de ismi tartışılır olan hatta sevilmeyen diyebileceğimiz bir ismi destekledi. ÇAGİAD, bir anlamda Çanakkale’yi karşısına aldı. Kendini adeta bataklığa sürükleyen ÇAGİAD başta başkanı olmak üzere tüm üyeleri zorlu bir sınavdan geçecek. Hani derler ya kafasını iki ellerini arasına alıp iyi düşünmeliler. Çünkü ÇAGİAD ismine ve taşıdıkları rozete bazı olumsuzluklarda yapışmaya başladı.

Seçimlerden önce halka sorduğunuzda ÇAGİAD’la ilgili mutlaka olumlu ifadeler de bulunuyorlardı.  Ama artık bu değişti. ÇAGİAD halk için artık başka şeyler ifade ediyor.

Seçim tabiki Bülend Engin’in kazanması demekti ve öyle sonuçlandı. Seçimlerden sonra en çok konuşulan konu ÇASİAD’ın güç kaybedip ÇAGİAD’ın güçlenmesiydi. Ama tamamen yanlış bir bakış açısı aslında bu geçersiz sonucu gözler önüne koydu. Durumu özetlemek gerekirse ÇASİAD hiçbir denklemde yer almazken ÇAGİAD daha güçlünün yanında yer aldı. Kendine ÇTSO’da koltuk ve yer edindi. ÇAGİAD yetkili ve etkili olmak yerine etkisiz eleman olarak mevki sahibi oldu.

Aslında ÇAGİAD, Çanakkale yerine yurt dışına yaptığı yatırımlar değil ÇTSO seçimlerinde aldığı tavırla yanında yer aldığı tarafla adından söz ettiriyor. ÇAGİAD’ın Çanakkale’de kazandığı parayı yurt dışında yatırıma çevirmesi kimsenin dikkatini çekmiyor. Bakıp görenler içinde çok önemli bir değer taşımıyordu. Çünkü Çanakkale buradan alıp başka yere götürenlere alışmıştı. ÇAGİAD’ın bundan bir farkı yoktu. Ancak ÇTSO seçimlerine gelindiğinde ÇAGİAD farklı bir rol üstlenmeye Çanakkale’de yaşadığını fark etmeye başladı.

ÇASİAD birkaç üyenin ayrılması ile elbette güçsüzleşmedi. Ama ÇAGİAD’ta yanında yer aldığı kendinden daha güçlü ismin desteği ile daha da güçlü hale de gelmedi.
ÇAGİAD, ÇTSO seçimlerinden belirleyici olmadı. Belirlenen isme destek veren onu onaylayan taraf oldu. Bu rolü başkası da üstelenebilirdi. Ama ÇAGİAD bunu kendine layık gördü.

Güçlünün yanında yer alan güçsüz ÇAGİAD şimdi kendini güçlü zannediyor. Güçsüz ÇAGİAD önümüzdeki yerel seçimlerde kimin yanında olacak? Ya da hangi güçlünün yanında yer alacak? Kendisi bir güç olmayan, olamayan ÇAGİAD yerel de güçlü olan CHP’nin mi yoksa genelde güçlü olan AKP’nin mi yanında, arkasında, çevresinde olacak. Bu tabi ÇTSO seçimlerinde ÇAGİAD’la el ele kol kola olan diğer destekçilerini de yakından ilgilendiriyor. İlk akla gelen Karadenizliler derneği gibi…


ÇAGİAD bir karar vermeli. Güçlü mü olacaklar. Güçlü’nün yanında mı yer alacaklar. Onurlu mu olacaklar yoksa kendileri için yeni bir kavram mı geliştirecekler… ÇAGİAD bundan sonra kendisi mi bir şey söyleyecek yoksa sığındıkları büyük limanın sözlerini mi Çanakkale’ye taşıyacak…  

25 Ağustos 2013 Pazar

Bakanlık öğretmenlerin mağduriyetini arttırıyor

Eğitim-İş Çanakkale Şube Başkanı Ahmet Bozdemir "Bakanlık, 4+4+4 eğitim sistemi ve okul dönüşümleri ile mağdur ettiği öğretmenlerin mağduriyetini artırmaya çalışmaktadır. Bakanlığı yanlıştan dönmeye davet ediyoruz. Yargı kararlarını yok saymanın hukuki bir bedeli var. Sendikamız, keyfi tutumun sürmesi halinde, sorumluların bu bedeli ödemeleri için üzerine düşen sorumluluğun gereğini yerine getirecektir" dedi.
Bozdemir şunları söyledi; "Bilindiği gibi sendikamız 2012 Öğretmenlerin İl İçi İsteğe Bağlı Yer Değiştirme Kılavuzunun hukuka aykırı hükümlerinin yürütmesinin durdurulması ve iptali amacıyla dava açmıştı. Danıştay, taleplerimiz arasında yer alan il içi atamaların Haziran ve Ağustos olmak üzere iki ayrı dönemde yapılmamasına yönelik düzenlemeyi hukuka aykırı bulmuştu. 2013 Yılı İl İçi İsteğe Bağlı Yer Değiştirme Duyurusu yapılınca, Bakanlıktan yargı kararına uygun tavır takınmasını talep ederek, yapılacak uygulamanın içeriğini sormuştuk. Bakanlık Sendikamıza gönderdiği cevabi yazıda atamaların sonuçlandırıldığını yazarak yönetmeliğin amir hükümleri ile ve yargı kararını uygulamayacağını ikrar etmiştir.
MEB Öğretmenlerin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin 34/1 maddesinde açıkça ‘’ İl içinde yer değiştirme talebinde bulunan öğretmenlerin yer değiştirme suretiyle atamaları, tercih ettikleri eğitim kurumları itibarıyla yapılan sıraya bağlı olarak haziran ve ağustos aylarında birer kez olmak üzere eğitim kurumlarının öğretmen ihtiyacı çerçevesinde hizmet puanı üstünlüğüne göre gerçekleştirilir. Ataması yapılamayanların sıraları ağustos ayı sonu itibarıyla iptal edilir.’’ denilmesine ve üstüne üstlük ortada bir yargı kararının bulunmasına rağmen Bakanlığın il içi sıraları ikinci kez çalıştırmaması adı en hafif ifade ile hukuk tanımazlıktır.
Bakanlık, 4+4+4 eğitim sistemi ve okul dönüşümleri ile mağdur ettiği öğretmenlerin mağduriyetini artırmaya çalışmaktadır. Bakanlığı yanlıştan dönmeye davet ediyoruz. Yargı kararlarını yok saymanın hukuki bir bedeli var. Sendikamız, keyfi tutumun sürmesi halinde, sorumluların bu bedeli ödemeleri için üzerine düşen sorumluluğun gereğini yerine getirecektir."

                                                                                           

22 Ağustos 2013 Perşembe

ÇANAKKALE TİCARET BORSASINDA CANLI HAYVAN SEKTÖRÜNÜN SORUNLARI MASAYA YATIRILDI.

 Çanakkale Ticaret Borsası canlı hayvan sektörünün yetkililerini ve sektörde faaliyet gösteren kurum ve kuruluşların temsilcilerini bir araya getirdi.   Kürsü konuşmaları yerine,  yuvarlak masa etrafında toplanarak karşılıklı beyin fırtınası ve fikir üretimi formatında düzenlenen toplantıda, sektörün sorunları,  gereken yasal düzenlemeler,  ilimizde bu sektörün katma değerinin artması ve sektörün canlanması için yapılması gereken yatırımlar üzerinde duruldu.
Toplantıya Çanakkale Ticaret Borsası Meclis Başkanı Abdullah Deniz, Meclis Başkan Yardımcısı C.Cem Demir, Yönetim Kurulu Başkanı Kaya Üzen, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcıları Salamon Halyo ve Gökhan Uysal, Yönetim Kurulu Üyesi Akif Kulaç, Meclis Üyeleri Melih Gündoğdu ve İsmail Koşan, Ziraat Odası Başkanı İlhan Ulus, TAR-KOOP Genel Başkanı Mehmet Özkurnaz, Damızlık Koyun-Keçi Yetiştiricileri Birliği Başkanı Ferhan Savran, Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği Başkanı İsmail Emek, TKDK Koordinatörü Ümit Ortan, GMKA Koordinatörü Recai Başaran ve ayrıca canlı hayvan sektör temcileri katılım yaptılar.
Katılımcıların her birinin sırayla söz aldığı toplantında, önce yaşanan sorunlar,  sektörün şehir dışına canlı  hayvan taşıması, hijyen şartları, AB müktesebatı kapsamında yapılan düzenlemeler üzerinde duruldu.  Sektördeki kapasite sorunları, ölçek ekonomisi üzerinde duruldu. Sektörde kesimhanelerin sağlık şartları, kapasiteleri ve sorunları üzerinde duruldu. Yine canlı hayvan sektöründeki meslek kuruluşlarını temsil eden TAR-KOOP Genel Başkanı Mehmet Özkurnaz, Damızlık Koyun-Keçi Yetiştiricileri Birliği Başkanı Ferhan Savran ve Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği Başkanı İsmail Emek,sektörde yaşanan sorunlar ve üreticilerin ekonomik durumları hakkında istatistiksel bilgiler verdiler. Yine canlı hayvan ticareti ve paketlenmiş et sektörü temsilcileri, Gökçeada’daki organik üretim, deniz ürünleri, sütçülük sektörü, yem sektörü, köfte, sucuk, salam, sosis gibi markalaşmış paketlenmiş et sektörü üzerinde de bilgi ve önerilerini sundular.
Ziraat Odası Başkanı İlhan Ulus da çiftçinin yaşadığı ekonomik sorunlar, hayvan taşımacılığı, yem sektöründe yaşanan sıkıntılar, karkas fiyatları üzerinde üyelerinin yaşadığı sorunları anlattı.
Toplantının bir diğer önemli gündem maddesi ise, katılımcılara örnek analiz olması için Çanakkale Ticaret Borsasının hazırlamış olduğu bilgilendirme sunumları oldu. Bu sunumlar:
  • İlimizdeki hayvan varlığının gelişimi ve ilçelere göre dağılımı. Besi ve süt hayvancılığının yıllara göre gelişimi
  • Ankara Ticaret Borsasının kurmuş olduğu ve Entegre Canlı Hayvan Pazarı, Kesimhane ve Paketleme Tesisi hakkında bilgilendirme
  • Edirne Ticaret Borsasının bir şirket kurarak işletmesini yürüttüğü Hayvan Pazarı, Veteriner Hizmetleri, Şoklama ve Kesimhane işlemleri hakkında bilgilendirme
Bu sunumlar ve bilgilendirme raporları sektör temsilcileri tarafından ilgi ile takip edildi. Toplantının ana sorusu ve gündem maddesi ise Çanakkale’de bu sektörde yapılması gereken yatırımlar ve bu konuda devlet destekleri oldu.  Bu konuda ise TKDK Koordinatörü Ümit Ortan ve GMKA Koordinatörü Recai Başaran bilgi verdiler.
Toplantının sonuna doğru, Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Kaya Üzen ve Meclis Başkanı Abdullah Deniz sektör temsilcilerine bundan sonra atacakları adımlar hakkında bilgi verdiler.  Yönetim Kurulu Başkanı Kaya Üzen, “Çanakkale’de sivil toplum kuruluşlarının işbirliği yapması, ortaklık kültürünün ve işbirliği anlayışının gelişmesi konusunda vurgu yaparak, bu konuda Çanakkale’ye Borsa olarak öncü olacaklarını ifade etti. Çözüm üreteceklerini, bu sektöre ağırlık vereceklerini ifade etti.
Meclis Başkanı Abdullah Deniz ise bu toplantıda alınan kararların kâğıt üstünde kalmayacağını, takipçisi olacaklarını ve kısa sürede yeni adımları atacaklarını bildirdi. Bu amaçla da, eğer gerek olursa yakın zamanda fikir almak ve tecrübe değerlendirmeleri yapmak için ziyaretler gerçekleştirebileceklerini ifade etti.
Toplantının bitiminde önümüzdeki günlerde bu sektörde yatırım yapmayı planlayan işadamları ile bir fizibilite araştırması ve analizi yapmak üzere toplantı yapılması kararı alındı.

MEB’İN ATATÜRK KARŞITLIĞI KONTROLDEN ÇIKTI

 Eğitim-İş Çanakkale Şube Başkanı Ahmet Bozdemir; “2013-2014 eğitim öğretim yılında okutulacak ders kitapları ile öğretmen kılavuz kitaplarının bir kısmı okullara teslim edildi. Ancak bu kitapların hazırlanmasında bazı yandaş yayınevleri tarafından yönetmeliğe uyulmadığı, İstiklal Marşı, Öğrenci Andı ve Atatürk posterine bilinçli olarak yer verilmediği tespit edilmiştir” dedi.
Bozdemir şunları söyledi; “Ders kitaplarının hazırlanması ile ilgili olarak MEB Ders Kitapları ve Eğitim Araçları Yönetmeliği’nin 8. maddesinin ç bendi 8 numaralı kısmında “ilköğretimin 1, 2 ve 3 üncü sınıflarına ait kitaplarda, yaprağın ön yüzünde Türk Bayrağı ile birlikte İstiklal Marşı'nın ilk iki kıtası; yaprağın arka yüzünde Öğrenci Andı; üçüncü yaprağın ön yüzünde Atatürk resmi ve resmin alt kısmında Mustafa Kemal Atatürk yazısı bulunur.” ibaresi yer almaktadır. Teslim alınan kitaplardan, Zambak Yayınlarınca basımı yapılan ilkokul 1. Sınıf Türkçe Öğretmen Kılavuz Kitabı’nda İstiklal Marşımız, Öğrenci Andı ve Atatürk posteri bulunmamaktadır. Daha önce Milli Eğitim Teşkilatını düzenleyen mevzuattan Atatürk’ü tamamen silen, ulusal bayramların kutlanmasına yasak getiren, ders kitaplarından Atatürk İlke ve İnkılaplarına uygunluk koşulunu kaldıran MEB’in, Atatürk karşıtlığı kontrolden çıkmış bulunuyor. AKP’nin geçmiş dönem politikalarının devamı olan bu uygulama, siyasi iktidarın Türk ulusuna Atatürk’ü unutturarak, ulusal kimliği yok etme amacının bir parçasıdır.
Atatürk ve laiklik karşıtı olduğunu bir kez daha tescillemiş olan AKP, bu çirkin uygulamalarla, Atatürk'ün ulusun kalbindeki yerini yok edemeyeceğini asla unutmamalıdır.
Yandaş basımevleri tarafından yönetmeliğe aykırı bir şekilde, Atatürk ve ulusal değerler yok sayılarak basılan ve okullara gönderilen bu kitaplar acilen Milli Eğitim Bakanlığı tarafından geri çekilmeli ve adı geçen basımevi hakkında gereken yasal işlemler yapılmalıdır.
Onbinlerce yurtsever öğretmenin ve eğitim çalışanlarının güç verdiği, her geçen gün katlanarak büyüyen Eğitim-İş, Atatürk'ün manevi şahsiyetiyle ilgili olarak gösterdiği özel hassasiyetle, üzerine düşen sorumlulukların gereğini, sarsılmaz bir kararlılıkla yerine getirmeye devam edecektir.”
                                                                                                               

Dardanos Yerleşkesi pislik içinde


Çanakkale On sekiz Mart Üniversitesi Dardanos yerleşkesi pislikten geçilmiyor.
Yerleşkenin terasındaki karmaşa, kargaşa bir an bile dinmezken yemek atıkları çevrede uçuşuyor.






Dardanos yerleşkesinin terasındaki manzara görenleri şaşkına çeviriyor.

Üniversitenin sitesinde yer alan “Ege ve marmaranın zarif maviliği ile İda'nın zümrüt yeşilinin buluştuğu Dardanos sizleri çağırıyor” duyurusu ile uyuşmayan terastaki görüntüler tatilcileri de rahatsız ediyor.


Masaların ve çevrenin pisliği havada uçuşan yemek kapları, boş içecek şişeleri kirliliği daha da arttırıyor.